7 Mart 2012 Çarşamba



Sevgili Öğrenciler,

Yayın ve iletişim Kulübü olarak okulumuzda uzun zamandır eksik olan bize ait bir derginin oluşması için ilk adımı attık. Dergimizi hazırlarken ilk amacımız derginin 'dolu dolu' bir dergi olması idi. Okurken gerçekten eğleneceğiniz ve ufkunuzun açılacağı ve bize göre 'dolu dolu' derken kastettiğimiz şeyin gerçekten içini dolduran bir dergi hazırlamaya çalıştık.
Dergimizi okurken hem kendinizden bir çok şey bulabileceğinizi hem de dünya ile ilgili değişik bilgiler edinmenizi bunları yaparken de eğlenmenizi umuyoruz.
İlginç şehirler sayfamızda varlığını duymadığınız şehirlere yolculuk yaparken,kitap önerileri sayfamızda sizleri harika kitaplarla tanıştırıyoruz. Garip ama gerçek sayfamızda gezinirken ilginç bilgilere ulaşırken,öğretici sayfalarımızda kafanıza takılan bir çok sorunun cevabına ulaşmanızı umuyoruz. Sizleri ünlü bilimadamlarının hayatına davet ediyoruz,katılabileceğiniz yarışmaları tanıtıp,arkadaşlarınızın yazdığı eserlerle buluşturuyoruz.
Dergimizin bu ilk sayısını hazırlarken elbetteki acemilik de çektik. Bundan sonraki sayılarmızda sizlerin eserlerinize daha çok yer vermeyi hedefliyoruz. Lütfen dergimizde yer almasını istediğiniz kendinize ait her türlü eser (yazı,resim,şiir) veya değinmemizi arzuladığınız konularda bizimle iletişime geçmekte çekinmeyin.Bunların hepsinin dikkate alınacağına da emin olun.

Şimdi sayfaları çevirmeye başlayın :)

Yayın ve İletişim Kulübü Rehber Öğretmeni

Pınar Uzunoğlu

Dergide emeği geçenler :Pınar Uzunoğlu (İngilizce Öğretmeni)
                                     Fatma Uzgel (Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni)
                                    Aynur Yavuz (Matematik Öğretmeni)                                
                                    Yayın ve İletişim Kulübü öğrencileri


eklenecek

Evet arkadaşlar,internet sadece facebook’a girip fotoğraf paylaşma ve birbirinizin gönderilerini beğenme ve yorum yapmak için değil aynı zamanda değerli bilgiler edinmek için vardır. Okuldaki proje ve performans ödevlerini hazırlamak için de internetten faydalanıyorsunuz. Bunu yaparken en fazla faydalandığınız internet sitesi google. Ancak google’a ödevimizi yazıp karşımıza ilk çıkan şeyi kopyalayıp yapıştırırsak ödevlerimiz hem özensiz hem de eksik olur. Ödevinizin daha özenli ve hazırlarken gerçekten sizin de birşeyler öğrenebilmeniz için biraz daha detaylı çalışmak gerekiyor. Birkaç siteyi araştırıp bilgileri güzelce derlemek,bütün olarak anlamlı bir ödev hazırlamanızı sağlar. Ödevinizi resimlerle desteklemek için ise google’da arama yapıp sol taraftaki görseller bölümüne tıklayabilirsiniz.

Bunların dışında internette gezinirken bilgi alabileceğiniz ve size faydalı olabilecek birkaç sitenin ismini de aşağıda bulabilirsiniz J

http://www.kimkimdir.gen.tr/  : Bu sitede önemli kişilerin hayat hikayelerini ve yaptığı önemli işleri bulabilirsiniz.

http://www.nasrettinhoca.org/ : Bu sitede hergün bir Nasreddin Hoca fıkrası yayınlanıyor.

http://yuzeser.meb.gov.tr/ : Milli eğitime bağlı bu sitede önerilen eserleri görebilirsiniz.

http://www.3dmekanlar.com/ : Bu sitede ilginç yerlerin 360 derece panoramik fotoğraflarını görebilir ve sanki oradaymış hissini yaşayabilirsiniz.

www.idefix.com : Kitaplarla ilgili bilgi alabileceğiniz,çok geniş yelpazeye sahip bir kitap sitesi.

http://www.tubitak.gov.tr/ : Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna ait site.

http://www.nationalgeographic.com.tr/ngkids/index.htm : National Geographic bildiğiniz gibi bir belgesel kanalı. Aynı zamanda bir dergi çıkarıyor. Bu sitede bu derginin çocuklar için olanını görebilir ve çok değişik bilgiler edinebilirsiniz.

http://www.atlikarincam.com/ : Çocuklar için eğlenceli oyunların hikayelerin bulunduğu bir site.


Baykuşlar mavi rengi görebilen tek kuş türüdür!!

Bir denizanasının %95'i sudur!

Bangladeş'te 15 yaşındaki bir çocuk sınavda kopya çektiği için hapse girebilir!

Vücudumuzdaki kemiklerin 4de 1i ayaklarımızdadır!

Soğan doğrarken sakız çiğnerseniz gözleriniz yaşarmaz!

Peygamber devesi kafasını çevirebilen tek böcek türüdür!

Tokyo'da köpekler için peruk satılmaktadır !

Sebzelere karşı duyulan korku anlamına gelen kelime  Lachanophobia'dır!

İnsan 1 yılda toplam 10,000,000 defa göz kırpar!

16 Aralık 1811'de meydana gelen bir deprem Mississipi Nehrinin bazı kısımlarını ters akmasına sebep olmuştur!

Ernest Vincent Wright isimli yazarın yazdığı Gadsby isimli romanın özelliği 50,000den fazla kelimeden oluşması ancak hiçbirinin içinde 'E' harfi bulunmamasıdır!

İnsanların parmak izinden tanınabildiği gibi köpeklerin de tanımanın yolu sadece onlara özel olan 'burun izi'dir!

Wilhelm Conrad Röntgen

Wilhelm Conrad Röntgen 27 mart 1845'te Rhine'in küçük bir taşrası Lennep'te bir tüccarın tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi o 3 yaşındayken, daha sonra burada Martinus Herman van Doorn Enstütüsü'ne de gideceği Apeldoorn'a taşındı. Özel bir yeteneği yoktu ama doğa ve orman hayranıydı. Mekanik alet yapımına yatkındı. Bu bütün yaşamı boyunca karakteristik bir özelliği oldu.


Okuldan atılıyor!
1862'de aslında başkasının karikatürünü yapmış olmasına rağmen, öğretmenlerinden birinin karikatürünü yaptığı haksız olarak iddia edilip, atılacağı Utrecht teknik okuluna başladı. Daha sonra fizik okumak üzere 1865'te Utrecht Üniversitesi'ne girdi. Burada yeterli başarıyı gösteremeyerek, Zürih'teki Polyteknik okulunun sınavlarına girip kazanınca, makine mühendisliği üzerine okumaya başladı. Clausius'un derslerine ve Kundt'la laboratuar çalışmalarına katıldı. Hem Kundt, hem de Clausius onun gelişiminden çok etkilendiler.


1869'da Zurich Universite 'sinden doktora diploması aldı. Ve Kundt'un asistanı olarak atandı. Daha sonra Kundt'la aynı yıl Würzburg'a, üç yıl sonrada Strasbourg'a gitti.

1874 yılında Strasbourg Üniversite'sine okutman, bir yıl sonra Wurtemberg 'de Hohenheim Tarım Yüksek okulu'na profesör olarak atandı.1876' da Strasbourg 'a fizik profesörü olarak geri döndü. Fakat 3 yıl sonra Giessen Üniversite'si fizik bölümünden gelen teklifi kabul etti. Aynı konumda 1886' da Jena Üniversite' si ve 1882' de Utrecht Üniversite'sinden gelen teklifleri reddettikten sonra Würzburg Üniversite' sinden gelen çağrıyı kabul etti.

Daha sonra 1900'da Bavarian hükümetinin özel bir teklifini kabul edip, Munih Üniversite'sine gitti ve hayatının sonuna kadar burada kaldı. Röntgen ilk olarak kristallerin ısı iletkenliği üzerine yazılan bir yazıdan birkaç yıl sonra, gazların özgül ısıları hakkında 1870' de ilk yazısını yayımladı. Diğer araştırmaları Quartzların elektriksel ve diğer özellikleri, farklı sıvıların kırılma indislerinin basınç altında etkilenimleri, elektromanyetik etki altındaki polarize edilmiş ışığın değişimi, su ve diğer sıvıların sıcaklık ve sıkıştırılabilirlik fonksiyonları, yağ damlacıklarının su üzerinde yayılışıdır.


Röntgen ışınları

Öğretim üyeliği görevinin yanı sıra araştırmalar da yapmaktaydı. 1885 yılında kutuplanmış bir geçirgen hareketinin, bir akımla aynı manyetik etkileri gösterdiğini açıkladı. 1890'lı yılların ortalarında çoğu araştırmacı gibi o da katot ışın tüplerinde oluşan lüminesans olayını incelemekteydi. "Crookes tüpü" adı verilen içi boş bir cam tüpün içine yerleştirilen iki elektrottan (anot ve katot) oluşan bir deney düzeneği ile çalışıyordu. Katottan kopan elektronlar anoda ulaşamadan cama çarparak, floresan adı verilen ışık parlamaları meydana getirmekteydi. 8 Kasım 1895 günü deneyi biraz değiştirip tüpü siyah bir karton ile kapladı ve ışık geçirgenliğini anlayabilmek için odayı karartıp deneyi tekrarladı. Deney tüpünden 2 metre uzaklıkta baryum platinocyanite sarılı olan kağıtta bir parlama fark etti. Deneyi tekrarladı ve her defasında aynı olayı gözlemledi. Bunu mat yüzeyden geçebilen yeni bir ışın olarak tanımladı ve cebirde bilinmeyeni simgeleyen X harfini kullanarak "X ışını" ismini verdi. Daha sonraları bu ışınlar, "Röntgen ışınları" olarak anılmaya başlanmıştır.

Devam eden bir çok deneyden sonra ışınların yolu üzerine konan değişik kalınlıktaki cisimler farklı geçirgenlik özelliklerine sahip oluyordu. Karısı elini ışınların üzerinde bir müddet hareketsiz tutup, ışınlar fotoğraf paleti üzerine düştüğünde, görüntüyü biraz iyileştirince elindeki kemiklerin ve parmağındaki yüzüğün gölgesinin palete düştüğünü fark etti.

Olayın fiziksel açıklaması 1912 yılına kadar net olarak yapılamasa da, buluş fizik ve tıp alanında büyük heyecan ile karşılandı. Çoğu bilim adamı bu buluşu modern fizik|modern fiziğin başlangıcı saydı. Amerikalı mucit Pasteur 1898 yılında tıpta fizik tedavide kullanılmak üzere X ışınları üreten bir aygıt geliştirdi.Ama çok miktarda X ışınına maruz kalındığında meydana gelebilecek sağlık sorunlarını kimse fark etmedi.

Olimpiyat Nedir?
Olimpiyat Oyunları, veya kısaca Olimpiyatlar, dört yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonudur. Dünya çapında sporcu, gazeteci, televizyoncu, spor adamı ve seyircilerin katılımı ile gerçekleştirilen olimpiyatlar insanlar ve ülkeler arası barışın sağlanabilmesini amaçlamaktadır.
Antik şekli Eski Yunan'da yapılan oyunlar Fransız soylusu Pierre de Frédy, Baron de Coubertin tarafından 19. yüzyıl'ın sonlarında modernize edilmiştir.
Olimpiyat Oyunları'nın yaz sporlarını içeren ve daha iyi bilineni olan Yaz Olimpiyatları, 1896'dan beri Dünya Savaşları istisnaları hariç her dört yılda bir yapılagelmiştir. Kış Oyunları ise 1924'te yapılmaya başlanmıştır ve 1994'ten beri Yaz Oyunlarının yapıldığı yıllardan iki sene sonra yapılmaktadır.

Antik Olimpiyatlar
Antik olimpiyat oyunlarının ilk olarak nerede ve ne zaman başladığına ilişkin kesin bir bilgi yoktur ancak sayısız söylence ve mit vardır. Bunlardan birine göre oyunlar, Olimpiya kralı ve Peloponnisos'a adını veren kahraman olan Pelops'a kurbanların sunulduğu süre boyunca doğmuştur. Hristiyan Yunan düşünürü Titus Flavius Clemens'e göre ise bu oyunlar Pelops'un ruhuna sunulan armağanlardan başka bir şey değildir.
Bir başka söylenceye göre ise mitolojik kahraman Herakles'in Olimpiya'da bu tip bir oyuna katılarak kazanmasının sonucunda bu oyunların her dört yılda bir geleneksel olarak yinelenmesi istediği yönündedir. Bir başka mit bunun Zeus tarafından Titan Kronos'a karşı aldığı yenilgi sonrasında koyulduğunu söyler. Değişik kaynaklarda bunun Elis Kralı İfitos'un İ.Ö. 9. yüzyılda halkını büyük bir savaşın içine düşmekten kurtarması için Pythia'ya giderek ona danıştığını, kâhinin ise ona tanrılar onuruna oyunlar düzenleyerek tanrıların memnuniyetini kazanmasını önerdiği geçer. Bunun sonucunda İfitos bu oyunları düzenlemeye başlar ve Spartalı düşmaları bu oyunlar süresince onlara saldırmayı durdurur. Oyunlar tanrıların yaşıyor olduğuna inanılan Olimpiya Dağı'nda düzenlenir ve adını da bu dağda düzenlenmesinden ötürü alır. Ancak kökeni ne olursa olsun olimpiyat oyunlarının Antik Yunanistan'da Eleusis Gizemleri'nin yanında düzenlenen en büyük iki dinsel törenden biri olduğu kesindir.

Modern Olimpiyatlar
1892'de Paris Sorbonne Üniversitesi'ndeki bir konuşması sırasında Fransız Baron Pierre de Coubertin uluslararası spor organizasyonu fikrini öne sürdü. Coubertin, 1870-71 yıllarındakiFransa-Almanya savaşında Fransa'nın yenilgi nedenini ülkede fiziksel eğitimin verilememesi olarak görüyordu. Spor eğitimini ve spor kurumlarını güçlendirerek ülkede sporu yaygınlaştırmak ve spordaki rekabetin gerçek savaşları önleyebileceğini savunuyordu. 23 Haziran 1894'te Coubertin önderliğinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi 13 ülke ve 79 temsilci ile ilk kez toplandı ve Olimpiyat Oyunlarının yeniden düzenlenmesine ve ilk olimpiyatların 1896'da Atina'da düzenlenmesine karar verdi.




Kış Oyunları
Yaz Olimpiyatları'nda kar ve buz sporu yarışmaları düzenlemenin imkansız olması nedeniyle ve başarılı geçen Yaz Olimpiyatlarının ardından Kış Olimpiyatları da düzenlenmeye başladı. Artistik buz pateni 1908 ve 1920, Buz hokeyi 1920 Yaz Olimpiyatları'nda yer almıştı. Uluslararası Olimpiyat Komitesi diğer kış sporlarını da kapsayacak şekilde spor listesini genişletmek istiyordu. IOC tarafından 1921'de Lozan'da gerçekleştirilen Olimpiyat Kongresi'nde Yaz Olimpiyatlarının yanında Kış Olimpiyatlarının da düzenlenmesine karar verildi. 1924'te Fransa'nınChamonix bölgesinde sadece kış sporlarını kapsayan 11 gün süren ilk Kış Olimpiyatları düzenlendi. 1992 Kış Olimpiyatları'na kadar Yaz ve Kış Olimpiyatları aynı yıl içinde yapılıyordu. Yaz ve Kış Olimpiyatlarının iki yıl arayla yapılması amacıyla bir sonraki Kış Olimpiyatları 1994'te düzenlendi ve günümüzde Yaz ve Kış Olimpiyatları 2 yıl farkla yapılmaktadır. Kış Olimpiyatları da Yaz Olimpiyatları gibi dört yılda bir

Gençlik Olimpiyatları
2010'dan itibaren 14-18 yaşları arasındaki gençlerin katıldığı Gençlik Olimpiyatları yapılmaya başlandı. Gençlik Olimpiyatları yapılması fikri 2001'de IOC başkanı Jacques Rogge tarafından ortaya atıldı 2007'deki 119. IOC kongresinde Gençlik Olimpiyatları yapılmasına karar verildi. İlk Yaz Gençlik Olimpiyatları 2010'da Singapur'da 14-26 Ağustos tarihleri arasında düzenlendi. 2012'de ise Avusturya'nın İnnsbruck kentinde ilk Kış Gençlik Olimpiyatları düzenlenecek.


Olimpiyat Simgesi Ne anlama Gelir?
Olimpik hareketin ideallerinin temsili için semboller kullanılır. En çok bilinen olimpiyat sembolü içiçe geçmiş farklı renklerdeki halkalardır. Beş içiçe halka 5 kıtayı (Amerika, Afrika, Asya, Avustralya, Avrupa) temsil eder. 5 kıtadan ülkelerin katıldığı ilk olimpiyat ise 1912 Yaz Olimpiyatları'dır. Seçilen bu renklerden en az biri her ülkenin bayrağında bulunmaktadır. Olimpiyat bayrağı 1914'te kabul edildi ve 1916'daki olimpiyatlarda kullanılması kararlaştırıldı. Ancak 1916 Olimpiyatları I. Dünya Savaşı nedeniyle iptal edilince, bayrak ilk olarak 1920 Yaz Olimpiyatları'nda kullanıldı.

Olimpiyat Ateşi
Her olimpiyat öncesinde törenle Olimpiyat Ateşi yakılır ve kapanışa kadar yanar. Olimpiyat meşalesi Antik dönemde olduğu gibi günümüzde deYunanistan'ın Olimpos dağında mercek yardımıyla Güneş ışığı kullanılarak yakılır. Yakılan meşale olimpiyatların düzenleneceği yere kadar ülke ülke dolaştırılır ve olimpiyatlar açılış törenindeki Olimpiyat ateşi bu meşale ile yakılır. Olimpiyat Ateşi ilk olarak 1936 Yaz Olimpiyatları'nda kullanıldı.


Martıya Uçmayı Öğreten Kedi
Orjinal isim: Historia de una Gaviota y del gato que le enseno a Volar
Luis Sepulveda
Can Çocuk Yayınları / Çağdaş Dünya Edebiyatı

Okyanusu aşmaya çalışırken, dökülen petrolden zehirlenen genç martı Kengah, son kalan gücüyle karaya ulaşmayı ve orada yumurtlamayı başarır. Kengah, ölmeden önce, içinde yavrusunun bulunduğu yumurtayı kedi Zorba'ya emanet eder ve ondan üç konuda söz ister. Zorba, yumurtayı yemeyecektir; yavru doğana kadar yumurtayı sıcak tutacak, ona gözkulak olacaktır; bir de, yavru doğunca ona uçmayı öğretecektir. Zorba, bu martının durumuna pek üzülür, hiç düşünmeden bu üç konuda martıya kesin söz verir. Oysa yavru martı Şanslı, yumurtadan çıktığında, Zorba işlerin pek de kolay yürümeyeceğini anlar. Bebeğe bakmak, onu öteki kedilerin pençesinden korumak bir yana, Zorba'yı annesi sanan küçük Şanslı'ya uçmayı öğretmek de ayrı bir derttir. Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, birbirinden çok farklı iki canlının bir arada yaşamasının, birbirini sevip saymasının öyküsüdür. Şili'li ünlü yazar Luis Sepulveda'nın bu kitabı, kısa sürede 12 dile çevrilip dünyada bir milyonun üzerinde satış yaptı. Bir kedi ile yavru bir martı arasındaki inanılmaz sevgi ve dostluğu, alabildiğine sıcak bir anlatımla sunan Sepulveda'nın bu kitabını çocuklar kadar büyüklerin de keyifle okuyacağından hiç kuşkumuz yok.

Kaştanka Marangozun Köpeği
Anton Çehov
Can Çocuk Yayınları / Klasik Dünya Edebiyatı



Bu kitabın kahramanı bir köpek: Kaştanka. Marangoz Luka ve oğlu Fedyuşka ile birlikte pek de keyifli olmayan bir yaşam süren Kaştanka, bir gün sokakta efendisini yitirir. Döner dolaşır, çok arar, ama bulamaz onu; acınası bir durumdayken kendisine sahip çıkan bir adam onu alıp evine götürür. Bu adam, sirkte gösteriler yapan bir palyaçodur; Kaştanka'yı da ekibine katar. Ona oyunlar öğretir. Bundan sonra Kaştanka için bambaşka bir yaşam başlar. Artık, bir kaz, bir kedi, bir domuzla birlikte sirkte gösteriler de yapmaktadır. Oysa çok geçmeden yaşamı yine değişecektir. Bu öyküyü yazan Anton Çehov (1860-1904), çok ünlü bir Rus yazarıdır. Kısa sayılabilecek yaşamı için pek çok öykü ve oyun yazmıştır. Yine ünlü bir Rus yazarı olan Lev Tolstoy, Anton Çehov için şöyle demiştir: "Çehov, benzeri olmayan bir sanatçıdır. Onu büyük bir yazar yapan, yapıtlarının, yalnız Ruslarca değil, dünyanın dört bir yanındaki insanlarca hissedilip anlaşılabilmesidir.

Ayak İzlerinin Esrarı
Orjinal isim: On the Right Track
B. B. Calhoun
TÜBİTAK Yayınları / Popüler Çocuk Kitaplığı


Fenton fosilbilimci olan babasıyla birlikte Wyoming'e ilk gittiğinde kendini ait olmadığı bir yerdeymiş gibi hisseder. Ancak esrarengiz dinozor ayak izi fosillerinin bulunmasıyla birlikte dedektifliğe meraklı Fenton için herşey değişir. Heyecan verici bir araştırma sonucunda pek çok kişinin başaramadığını başarır ve gerçeği aydınlatır... Nasıl mı? Cevabı "Ayak İzlerinin Esrarı"nda.


Linda
(Ailesi, Kemikleri ve Düşleri)
Aydoğan Yavaşlı
Bulut Yayınları / İlk Gençlik Çağı Edebiyat Dizisi 

Linda, bildiğiniz, sıradan bir köpek değil... Ailesi, kemikleri ve düşleri var. Bir kamera titizliğinde tarıyor çevreyi.Yaşadıklarından bir anlam çıkarıyor. Ona en anlamlı gelen ise, sevgi... Ne yapıyorsa sevgiye, sevginin sıcaklığına ulaşmak için yapıyor. Ailesine sımsıkı bağlı. Onları gayet iyi anlıyor.Ancak sevgilerin en güzelini bulunca, yüzünü o yana çevirmekten de alıkoymuyor kendini.